16 Mayıs 2011 Pazartesi

Maya


Sevgili Maya,

kitap boyunca yüzün gözümün önünden gitmedi, sayfalar bittikce sen biraz daha büyüdün.
Annene kizdim.
Mehtap´in annesinede kizdim.
Icimden yakani yikayip ütülemek geldi, saclarini tarayip örmek beyaz kurdaleler takmak.
Sende öyle bir kiz cocugu olmak isterdin.
Evinizdeki piyanoyu merak ettim ve anneni.
Ona ne kadar kizsamda yinede onu merak ettim.
Sarp´in gitmesine üzüldüm, gitmemeliydi, evlenip mutlu olmaliydiniz.
Baran´la kisa süren iliskine sevindim, zira ona hic isinamamistim.
Bazen hayatin tadini ne güzel cikariyordun, bazende suyunu!
Mehmet amca´nin yanaklarindan sıkıp, ellerinden öpmek istedim.
Seni ne güzel yetistirdi, kendini tanimana yardimci olmasi ve sende ki kabiliyetleri bulup cikarmasi.
Icinden hep “keske babam o olsa” diye gecti biliyorum.
Biliyormusun Maya, babandan nefret ettim. Nasil bir babaydi o?
Atölyeni merak ettim, cektigin fotograflari onlara yükledigin yorumlari…
Ve Tan´i hic anlamadim.
Sonra tüm bunlar rüyama girdi biliyormusun, merak etme korkmadim o kadar´da korkunc bir hayatin yoktu.
Kismen mutlu ve cok güclü bir cocuktun sen.
Cok cocuk tanidim ama sen hic birine benzemiyorsun.

Sana bi mektubu yazdim diye kizar mi bana seni okuyacak olanlar?
Onlara herseyi yazmadigimi söylemeliyiz, daha ne sirlar ne olaylar var bilmiyorlar ki.
Mesela, Ali´yi anlatmadim.
Sonra Annene ne oldu bilmiyorlar.
Babanin yaptigi isleride.

Sevgiler Nergis



Hiç yorum yok: