22 Ağustos 2014 Cuma

Günlerden Bir Gün


Bayezid-i Bistami, büyük velilerdendi. Allah’ın sev­gisini kazanmıştı. Allah'ın izniyle hayvanlara dahi sö­zünü geçirebiliyordu.
Günlerden bir gün değirmenden evine dönerken, ormanda yaşlı bir kadına rastladı. Yaşlı kadının sırtın­da dolu bir un çuvalı vardı. Yükü ağırdı. Oflaya-pufla- ya götürmeye çalışıyor, buram buram terliyordu.
Yaşlı kadının haline acıyan Bayezid-i Bistami haz­retleri, ormanda kükreyerek dolaşan aslana emretti:
Ey Aslan, Allah’ın izniyle buraya gel!”
Aslan, uysal bir kedi gibi yaklaştı. Büyük velinin yanına sokuldu. Bacaklarına sürtünmeye başladı.
Bayezid-i Bistami, ihtiyar kadının sırtındaki çuvalı alıp aslana yükledi. Birlikte köye dönmeye başladılar. Yolda Bayezid-i Bistami yaşlı kadına sordu:
“Köye döndüğünde mutlaka sana soracaklar. Yol­da kime rastladığını, bu işi kimin yaptığını merak ede­cekler. Ne cevap vereceksin?
Yaşlı kadın, kızgın, Bayezid-i Bistami’ye baktı:
“Söyleyeceğim,” dedi. “Zalim ve riyakâr Bayezid-i Bistami’ye rastladım diyeceğim...”
Büyük veli çok şaşırdı. O kadar yardım ettiği hal­de, nasıl böyle konuşabiliyordu?
Hiç mi iyilikten anlamıyordu? Bu ne biçim işti?
Sordu:
“İyi ama sana iyilik ettim. Neden zalim ve riyakâr olduğumu düşünüyorsun, ne kusur işledim ki?”
“Daha ne yapacaktın?” diye bağırdı yaşlı kadın. “Ormanlar kralı aslanı eşek niyetine kullandın. Bana kerametini gösterip riyakârlık yaptın. Bunlardan bü­yük kusur olur mu?”
Bayezid-i Bistami’nin hayatı boyunca aldığı en önemli ders bu oldu. Her fırsatta şunları tekrarlardı:
“O sert yüzlü, tok sözlü kadının dersi içimde kal­mış bütün riya ve gösteriş hissini sildi, süpürdü. On­dan sonra Allah’a daha da yaklaştığımı hissettim. Ki­birden, gösterişten uzak durdum. Riyaya düşmedim.”
Kibir ve gösterişten uzak durmak, hayatta başarı­nın da anahtarıdır.

Hiç yorum yok: