...bir daha dünyaya gelirsek
sevmek eğlenmek lazım 
aşk bizim gibilerin neyine 
sevgiyle yetinmek lazım...
| 
Daha
  uyanmamalıydık masallardan. 
Ne zaman bitti o
  eşsiz ormanlar, yollar?  
Ne zaman ayrıldı
  yolları şehzade ile ipek kızın?  
Ve ne zaman
  vazgeçti yakışıklı prens yüzyıl uyuyan güzeli uyandırmaktan?  
Ne zaman yoruldu
  aladdin lambasını ovmaktan?  
Iyilik perileri, sevimli cinler şimdi neredeler?  
Daha uyanmamalıydık... 
Masallar hep o renkte ve aynı inandırıcılıkta kalmalıydı kalbimizde. 
Bir şey oldu, bir yerlerde 
Büyüdük mü küstük mü birşeylere ne; inanmaz olduk masallara. 
Dinlemez olduk ve anlatmadık bir daha. 
Belki anlatılacak masalımız kalmadı, çabuk yordu hayat bizi. 
Oysa ne güzeldi küllerinden yeniden doğan Anka kuşu, Kaf dağının
  ardındaki o gizemli ülke, lal bir oba uşağı ile güzeller güzeli bey kızının
  başkaldıran sevdası. 
Nasıl özlüyoruz geçmişi... 
Neden özler ki insan?
   
Hele birde mutsuz
  bir çocuksanız... 
Çocuktuk
  çünkü. 
İnanıyorduk. 
Köprüler geçmemiş, aldatmamış, aldatılmamış, bedeller
  ödememiş, ayrılık ve hasret mektupları okumamıştık. 
Ve dizlerimizi
  kanatmamıştı henüz hayat. 
İnanıyorduk, duruyduk, saftık, çocuktuk. 
Şimdi anlatacak
  bir masalımız bile yok, bir köşesine sığınacak... 
Iclal AYDIN | 
 
 
 
