30 Haziran 2010 Çarşamba

Hayata bakiyorum

Haziran´da bitiyor.
Yazin bitmesine iki ay var.
Temmuzun gelmesine bir gün.
Ne cok yapilacak isim var,
Nede yarina dair planlarim.
Sabah telefon caliyor gidiyorum.
Geliyorum.
Yine telefon caliyor gidiyorum.
Yarin sunu yapayim demiyorum,
cünkü yarin oluyor ve hersey degisiyor.
Ani yasamiyorum sadece yasamaya calisiyorum.
Evin önündeki ihlamur agacinin var olusundan mutluluk duyuyorum,
o iyi ki orada, iyiki bizim sokakta.
Parkin ahalisi üc farkli ülkeden gelen, farkli dilleri konusan ama ayni seven kadinlardan olusuyor.
Yoksa sevmelerimizde mi farkli?
Bilemiyorum.
Bilmedigim bir cok sey gibi.
Sevmeyi ögrenmeye calisiyorum, eger sevmek ögreniliyorsa tabi.
Burnumda lavanta kokusu.
Dolapta buz gibi limonata.
Aklimin bir kösesinde bekleyen bi dost, hemde bir nefeslik uzakliktayken bir sene boyunca görüsmemek neden?
Hayat, kismet.
Bize gel diyecegim.
InsaAllah yazacagim.
O baska bir dili konusuyor olmasina ragmen.

Hiç yorum yok: