20 Ağustos 2010 Cuma

En salas halimle ve pembe rujumla

Vakit cok gec, buna ragmen hic mi hic uykum yok.
Gecenin bu vakti hicte akilli isler yapmiyorum oysaki dikilecek bir ck boncuk var beni bekleyen.
Benim ise icimden basi sonu belli olmayan kelimeler döklüyor, yazmazsam icime ayip olur.
Gecen gün bi alman arkadasim buraya neler yazdigimi sordu, " Iste alintilar, mektuplar, hayat´tan ve ivir zivirdan" diye cevap verdim, "hic degilse bu aksam sunu yedim bunu ictim diye yazmiyorsun" dedi.
Güldüm sadece.
Hic söyler miyim canim suan ruj sürdügümü hemde pembe, hemde gecenin bir vakti.
Sila dinliyorum, bu kadinin sarkilari eskimiyor her dinleyisim ilk kez dinliyormus gibi bi hiss birakiyor.
Yazilmasi gereken bir cok mektup var, alicilarin isimleri aklimda, sadece yüregime kelimeler dokunmadi daha.
Bugün bir cocugun eline dokundum, sicacikti.
Cocuklarin elleri hep öyle simsicak.
Sanki ilk kez bir cocugun elline dokunuyor muscasina yaziyorum ama her dokunus bambaska bir hiss demek.
Bulutlari seviyorum.
Mutlu insanlarida.
Mutluluk dedimde aklima Iclal Aydin`i okumak geldi.
Biliyorum cok karisik bir yazi oldu ama ruju´mu sildim.

Hiç yorum yok: