20 Nisan 2010 Salı

Kagit Helva

Sirf ben sevdigim icin kagit helva almis bana.
Posta kutuma birakmis.
Seviniyorsun.
Sasiriyorsun.
Yiyorsun.
Kokluyorsun.
Okuyorsun.
Seviyorsun.

Sonra, güzelligini seviyorsun.
"Rabbim ne güzel yaratmis" diyorum.
Ellerimin arasinda tutup, "Sectigim sayfa bana birseyler anlatsin diyorum".
Yolculuk cikiyor.
Sunlar takiliyor gözüme...
"InsaAllah nasip olur,
sonunda san söhret icin degil,
ask icin gidersin Kabeye.
Kendi icindeki Kabeye.
Yani kalbine."*

Karistirmaya devam ediyorum, pardon yemeye.
Bambaska güzel sözler buluyorum.
Neyse ki aglamiyorum. Herseyede aglanmaz nero!

Sonra helvaci icin birseyler seciyorum.
Gözlerimi kapattim.
Sectim.
Varolus cikti.
Gözüme ilk takilan ise söyle:
"Basimiza beklenmedik rastlantilar ancak bunlari
karsilamaya hazir oldugumuz anlarda gelir."

Son olarak senin icin birseyler seciyorum, bu yaziyi okuyan sen icin.
Ben mi? diyorsun... Evet sen.
Burada bana paylasirken yol arkadasligi eden sana.
Ne cikti biliyormusun?
Sen cikti.
"Seni daha tanimadan özlüyorum..."

Arasinda limonlu dondurma olan kagit helavi paylasmak isterim, hadi al bi isirim.

*Elif Safak

Hiç yorum yok: